Bebeklerin neden ağlar? Siz neden ağlarsınız? Hiç düşündünüz mü? Ben bu soruyu kendime Alethe J. Solter'in "Bilinçli Bebek" kitabını okurken sordum. Bebeklerim yaklaşık bir buçuk - iki aylıktı ve ben ancak o zaman vakit bulup okumaya başlamıştım. Hala hayıflanırım "keşke daha önce okuyabilseydim" diye... Bebeklerim henüz çoğunlukla uyuyordu ve üç saatte bir beslediğimiz ve her seferinde yarım saat de sürse gazlarını çıkarmadan yatağa koymadığımız için o kadar çok açlık ya da gaz ağlaması duymuyorduk. Sevgili Ayşe Öner'in Hamilelik, Doğum ve Bebek Bakım Kitabı'nda (başucu kitaplarımdan biriydi) bebeklerin sadece açlık ya da gaz nedeniyle ağlamadığını aslında pek çok nedenle ağlayabileceğini, ağlama seslerinin farklarını, zamanla annenin bunları ayırd edeceğini belirtiyordu. Ama yeterli geliyor mu? Benim gibi deneyimsiz bir anneyseniz, bebekleriniz prematüre doğmuşsa; hayır. Üstüne üstlük, oğlum yaklaşık 6-7 haftalıkken sebebini anlayamadığımız şekilde ağlamaya başladı ve o sırada -ki her zaman söylerim hiç bir şey vaktinden önce ya da sonra olmaz- ben Bilinçli Bebek'i okumaya başladım.
Aletha hanım özetle diyordu ki bebekler iki ana sebeple ağlar:
1- İletişim: Bebeğin karşılanmasını istediği bir ihtiyacı vardır; açtır, susamıştır, gazı vardır, giysi sıkmıştır... gibi. Mümkün olan en kısa sürede bu ihtiyacı karşılayın.
2- İyileşme: Bebek ya fiziksel ya da duygusal sebeplerle streslidir: Ağrısı vardır, gürültüden başı ağrımıştır ya da duygusal olarak acı çekiyordur. Strese neden olan kaynakları ortadan kaldırın, bebeğinizi kucaklayın ve ağlamasına izin verin.
Beni bu ikinci madde bitirmişti. Çünkü tüm kitabı okursanız anlayacaksınız ki bebekler de strese girer. Eşime kitapta okuduklarımı anlattıkça ve bu maddeyi okuduğumda birden birbirimize baktık ve Kaan'ın bir kaç haftadır streste olduğunu farkettik. Çünkü durup dururken ağlamaya başlıyor ve hiç bir şekilde susmuyordu ve bu gaz kaynaklı değildi. Kolik olmadığını biliyorduk çünkü gazı varsa zaten hemen çıkarıyordu. bu farklı bir ağlamaydı. Keyifle kucağımızda dururken birden dudaklarını büzüyor ve ağlamaya başlıyordu. Aletha Hanım'a göre bu özellikle prematüre ve sezeryanla doğan bebeklerin yaklaşık altıncı haftalarında göstermeye başladığı bir davranış biçimiydi. Oğlumuz doğumunu hatırlayıp ağlıyordu. Gözyaşlarımı tutamadım. Haklıydı oğlum... Kızım öyle değildi ama oğlum da durum buydu. Beni tam on ikiden vuran başka bir bilgi ise "sevgiyle kucaklayın ve ağlamaya devam etmesine izin verin" idi. " Bırakın ağlasın " yöntemi gibi değildi - ki bu yöntem hiç içimize sinmemişti. Ne derdi var bilmeden bir bebeği odaya bırak ağlasın, görmezden gel... Bir kere deneyelim dedik; beceremedik. Biz ağlarken insanlar bizi hiç umursamadan bir odaya kapatıp halimizi hatrımızı sormasa da saatlerce ağlasak ne hissederdik? Arada bir yoklasak da bahsettiğimiz bir bebek! Kim bilir niye ağlıyor? Belki sadece sarılmamıza ihtiyacı var. "Şımarıklık" olduğunu söyleyenler var. Daha dünyaya alışmamışken neyin şımarmasıymış bu? Her fikre saygım var; yanlış anlaşılmasın! Sadece bebeklerin tek başına ağlamalarının doğru olmadığını söylüyorum. Kalbinizi dinleyin... O size ne demek istediğimi anlatacak...
Zaten anneler bebeklerinin ağlamasına dayanamaz. O yüzden de ağlamalarına izin verseler de bir müddet sonra dayanamayıp bebeği kucaklarına alıp susturmaya çalışırlar. Bu sırada bebek de tutarsız mesajlar almış olur ve büyüdükçe ağlamayı kullanmayı öğrenir. "Yeter ki sussun" diye anne, baba, anneanne, babaanne, dede... seferber olur ve o bebek ya susmaz ya da istediğini alana kadar susmaz. Bu nedenle öncelikle bebeğin neden ağladığını bulmalıyız. Nedenini bilirsek çözüme kolay ulaşırız. Bebeğimiz de biz de mutlu ve huzurlu oluruz.
Burada "Sleep Lady İyi Uykular Tatlı Rüyalar" kitabını anmalıyım. Bazen niye ağladıklarını anlamak o kadar zor bir iş ki... Deneyimli ve iyi gözlem yapabilen anneler "bebekleri niye ağlar" bir süre sonra çözebilirler. Ancak yeni anneler bu konuda epey zorlanır. Ben de ilk başta çok zorlanmış, öğretmenliğimin getirisiyle bu sorunu çözebilmek için sürekli notlar almaya başlamıştım. Örneğin; Kaçta yedirdim? Ne kadar yedirdim? Kaka yaptı mı? Ne zaman yaptı? Ne kadar uyudu? Ne kadar uyanık kaldı?... Hepsini not ettim. Zamanla epey epey de çözmeye başlamıştım çünkü bütün gün boyunca tüm dikkatim üzerlerindeydi ve izleyip not alıyordum. Tabii, bir de ikiz oldukları için bazen karıştırıyorsunuz, unutuyorsunuz kimin ne zaman yediğini, ne kadar yediğini...Bu yaptığım davranış bu kitapta da önerilen bir şeydi. Okuduğumda mutlu oldum ve tebrik ettim kendimi. Bu gözlem ve not etme işi gerçekten fayda sağlıyor. Huysuzluklarını, nasıl ağladıklarını, uyku belirtilerini.... de ekleyebilirsiniz.
Şimdi gelelim ağlama nedenlerine:
Ne demiştik? İki ana sebeple diyordu Aletha Hanım. Ama ben kendimce sınıflandırmayı şöyle yaptım. Böyle daha pratik oldu.
Şimdi, bebeğimiz ağlıyor...
A- Çözüm Bulabileceğimiz Nedenler:
Sırayla bunlar ve benzeri sorulara cevap arayalım:
1- Aç mı?
Hep ilk aklımıza gelen açlık olur çünkü bize hep bu söylenir. Ne zaman beslediğinizi ve ne kadar yedirdiğinizi düşünün hemen. Yaklaşık 2-5 -3 saat önce yediyse muhtemelen açtır.(Bebeğin kaç haftalık olduğu, emzirme durumunuz... vb. konular bu söylediğimi değiştirir. Bu nedenle ilk aklınıza bu gelmesin ;)
2- Altı temiz mi?
Günümüzde bezler uzun saatler değiştirmeden idare ediyor. Ancak ben her ihtimale karşı her beslenme öncesi ne olursa olsun bez değiştirdim. Kaka yaptılarsa da tabi. Genelde kaka yapmışlarsa hemen mıkırdanıp ağlarlar.
3- Gazı mı var?
Belki midesinde gaz birikti. Çıkarmak istiyor. Özellikle emzirirken ya da biberonla beslerken arada bir gazlarını çıkarmayı deneyin. Midelerinde yer açılınca daha rahat devam ederler yemeye. Beslendikten bir müddet sonra gazlarını çıkarmış bile olsalar sonradan.
3- Fiziksel pozisyonundan memnun mu?
Yüzüstü ise sırtüstü ya da tersi, sağında yatıyorsa soluna ya da tersi... vb. dönmek istiyor olabilir. Özellikle hareket edene dek bunun sıkıntısını yaşıyorlar. Yatmaktan sıkılıp, oturmak isteyebilir ya da yorulup uzanmak isteyebilirler. Ya da yattıkları, oturdukları yerde hep aynı şeyi görmekten sıkılıyor olabilirler. "Biraz beni al da evde, dışarda dolaştır lütfen" diyor da olabilirler. Ya da yeri dar geldi. Ki bilir? ;)
4- Kıyafeti içinde halinden ya da yatağından memnun mu?
Giydikleri kıyafet sıkmış, batmış, kaşındırmış... vb. olabilir. Ne dersiniz? Giysinin etiketi battı belki. Bi bakın derim. Farketmeden bezlerini bile sıkı ya da gevşek bağlamış olabiliriz. Yatağının eğimi çok gelmiş olabilir. Çarşafı katlanmış rahatsız ediyor olabilir. Nevresimi kaşındırmış olabilir. Battaniyesi katlanmış, üstü açılmış olabilir. Veyahut bizim Ecem kızımız da olduğu gibi battaniyesini açmak istiyor, içine gömülüyor ve çıkamıyor olabilir.
5- Fazla uyaran mı var?
Işık, gürültü, sıcak ya da soğuk ya da tenine değmesinden rahatsız olduğu bir şey olabilir. Kaan en ufak sesten bile rahatsız olan ve hemen tepki veren bir çocuk. Ecem ise sıcaktan nefret ediyor. Haa bir de, Ecem Kaan'a dokunmak istiyor ama Kaan Ecem ona dokunduğunda ağlamaya başlıyor. Yattıkları yerde birden ağlamaya başlarsa Kaan biliyoruz ki Ecem devrede ;)
...nokta nokta nokta. Bunlar ve benzeri pek çok dış kaynaklı neden olabilir.
Bir de size faydalı olabileceğini düşündüğüm birinden bahsetmek istiyorum: .. Priscilla Dunstan Avustralyalı bir keman sanatçısı. Anne olduğunda Tanrı vergisi fotoğrafik ses hafızası yeteneği bebeğini daha iyi anlayabilmek için kullanabilmiş ve aslında Allah'ın tüm bebeklere verdiği ortak dili çözmüş. Düşününce dünyaya hepimiz aynı dili konuşarak geliyoruz ama içine doğduğumuz aile bize ne sunarsa onu o dili öğreniyoruz sonra. İşte bayan Dunstan o evrensel bebek dilinin şifresini çözüyor ve işi profesyonelliğe taşıyor. Dedim ya aslında bir çok anne çözer bu dili aslında da kimse işi bu kadar evrensel boyuta taşımaz. Ne mutlu biri taşımış ve bizlere kolaylık sağlamış. Bi kulak vermemiz işimizi kolaylaştırır diye düşünüyorum. Ancak yeterli oluyor mu? Bir göz atın da birazdan anlatayım...
Bu site kendine ait olan site.
http://www.dunstanbaby.com/
Burada ise Oprah Show'a çıkmış ve kısaca bebeklerin derdini anlatmaya çalıştığı sesleri tanıtıyor.
https://www.youtube.com/watch?v=ValdMXD5wQI
Bu bağlantıdaki videoda ise Türkçe kısa ve öz şekilde örnekler verilmiş. Bence en pratik video bu olmuş.
https://www.youtube.com/watch?v=cvG8cKQpxzk
Şimdi... Bunlar bilimsel sayılabilecek bilgiler. Peki pratikte işe yarıyor mu herşey?
Kısmen evet. Ama hatırlatmakta fayda var her zamanki gibi. Her bebek özeldir. Bir bebekte geçerli olan diğerinde olmayabilir. İyice gözlemleyip, notlar alarak aynı anda iki bebeğimizin nasıl da birbirinden farklı olduğunu göre göre tecrübe ettik biz... İlk aylar Priscilla Dunstan epey yardımcı oldu ama bazen insan ayıramıyor "Ne diyor bu yavrucuk?" diye. İşte o anlarda vakti zamanında indirimde bulup bu kadar işe yarayacağını tahmin dahi etmediğim minicik bir cihaz imdadımıza koştu. Why Cry Mini.

İki bebek aynı anda ağladığında biraz işler karışsa da çoğu kez işimizi kolaylaştırdı. Ancak büyüdükçe sesleri daha gür ve daha çeşitli çıktıkça bebeğinizi tanıdıkça bu cihaza da ihtiyacınız kalmıyor. Bu nedenle "Bilinçli Bebek" kitabı bu konuda baş ucu kitabımdır. Yazara derin bir saygım ve minnetim var. Bana bilimle mantıkla yola çıkıp kalbimi dinlemem ve bebeklerimi kendi kendime anlayabilmemde anlayabilmemizde katkısı cidden büyük oldu ;)

İki bebek aynı anda ağladığında biraz işler karışsa da çoğu kez işimizi kolaylaştırdı. Ancak büyüdükçe sesleri daha gür ve daha çeşitli çıktıkça bebeğinizi tanıdıkça bu cihaza da ihtiyacınız kalmıyor. Bu nedenle "Bilinçli Bebek" kitabı bu konuda baş ucu kitabımdır. Yazara derin bir saygım ve minnetim var. Bana bilimle mantıkla yola çıkıp kalbimi dinlemem ve bebeklerimi kendi kendime anlayabilmemde anlayabilmemizde katkısı cidden büyük oldu ;)
Sizlere de tek tavsiyem yukarıda yazdıklarımı aklınızın bir köşesinde bebeğinizin size anlatmaya çalıştıklarını da kalbinizde çözümlemeye çalışmanızdır. Sevgiler ;)