9 Temmuz 2016 Cumartesi

Ecem ile Kaan İşaret Dilini Öğreniyor





Tabi ki önce anne öğrendi. Babayı zorladı ;))))

Siz de bizim gibi daha konuşmaya başlamadan bebeğinizle erken iletişim kurmak istiyor iseniz önce bu yazımızı okuyunuz lütfen. Sonra sizi buraya yeniden bekleriz ;))


Araştırdık, öğrenmeye başladık. Bebeler de öğrenmeye hazır. Her şey güzel... Peki nasıl yapacağız?
Nasıl yapacağımızla ilgili fikir vermesi açısından aşağıda iki tane video linki var, izleyebilirsiniz:

https://www.youtube.com/watch?v=lKh7_uHWYgM
https://www.youtube.com/watch?v=Xqru3uBi0KQ



Bana sorarsanız; öncelikle bunu bir ders gibi düşünmeyin lütfen... Bebeğimizi karşımıza oturtup anlatmak yerine günlük hayatta yani yaşayıp giderken hem gösterip hem işaretleri yapıp hem de kelimeyi tekrar söylerseniz ve bunu her defasında hiç usanmadan tutarlı bir şekilde tekrar ederseniz kesinlikle sonuca ulaşırsınız. Boşa kürek çektiğinizi zannederken bebekleriniz kayıtta olacak ve hiç ummadığınız bir anda size işaret dilini kullanarak bir şeyler anlatmaya başlayacak. Derslerde bazen boşa kürek çektiğimi hissedip "Acaba anlatamadım mı? Öğrendiler mi?..." diye hayıflanırken biri yanıma gelip "You beautiful Mrs." diyerek o minik elleriyle "güzel" işareti yaptığında yaşadığım keyfi anlatamam.

Şimdi sıra kendi bebeklerimde. Burada sizinle süreci paylaşmaya çalışacağım:

Anne hazırlanıyor... Baba anneden öğreniyor ;)

En temel olduğunu düşündüğüm kelimeleri seçtim: 
Anne, baba, anneanne, babaanne, dede, süt, bez değiştirelim, seni seviyorum, acımak, bitti, daha çok, gitmek, öpmek, güle güle, hoşgeldin, kedi, kuş, teşekkür ederim, lütfen, özür dilerim... gibi.
Bu kelimeler sizin için farklılık gösterecektir. Evde büyük kardeş var ise abla ya da abi kelimelerinin işaretlerine ihtiyaç duyacaksınız.

Konuşurken sürekli bu işaretleri yapmaya başladım:
Önce benim öğrenmem gerekiyordu. O yüzden erken başlamayı dert etmedim açıkcası.
Ecem ve Kaan 5,5 aylıkken başladım. Premetüre iki bebek için oldukça erken bir dönem söyleyeyim hemen.

Bu arada bana pek çok eleştiri geldi! Elbette size de gelecek. Kaçarım sanmayın ;)

 "Sağır değiller, dilsiz değiller, saçmalama" en ağır ve çirkin eleştirlerden biriydi. Evet duyuyorlar çok şükür ama duyamayabilirlerdi ki böyle pek çok bebeğimiz var. Dilsiz değiller mi? Henüz bilmiyoruz çünkü konuşmayı bilmiyorlar! Bir de "Ay kız duymuyorlar mı yoksa? Bir sorun mu var bebeklerinde?" diyenler. Var, evet. Bir sorun var. Sizin beyninizde!

Kimseyi umursamadım. İnandım ve devam ettim. Bu kelimeleri her söylediğimde ağır ve sakin söyledim ve aynı anda işaretleri yapmaya başladım. Kullandıkça öğreniyorsunuz, yenilerini eklemek kolaylaşıyor, rahat olun ;)

İşaretini bulamadığım kelimeleri uydurduk:
 Odadan ayrılırken "döneceğim" işareti uydurduk. Ya da zaten günlük hayatta kullandığımız işaretleri kullandık. Meşhur "baş baş" işareti gibi ;)

Kullandıkça ihtiyaç duyduğumuz başka kelimeleri fark ettik:
Ek gıdaya geçerken "kaşık, çatal..." su ihtiyacımız arttıkça "su".... Bunu biraz biz biraz da Ecem'le Kaan belirledi. Örneğin Ecem için "dur" işaretine ihtiyaç duyarken Kaan için çok da gerek kalmadı ya da marakaşlarını "salla" işareti için hiç uğraşmamıza gerek kalmadı. Hemen kaptılar.

Önce işaretleri anlamaya başladılar:
Öğrenmek de böyledir. İzlersiniz, anlarsınız. Önce "kaparsınız" Ancak yapmaya başlamak zaman alır. Zamanla fark ettik ki bizim kuzular işaretlerle neyi kastettiğimizi çok rahat anlıyorlardı. Ecem'e bakıp "süt" işareti yaptığımda gözlerinin içi gülüyorsa acıkmış demekti. Ya da "baba" işareti yaptığımda hemen ikisi de kapıya dönüp bakıyordu. Çünkü onlar için şimdiye dek "anne" evdeki biri "baba" ise kapıdan akşam gelen biri idi.

Sonra işaret dilini kullanmaya başladılar:
Ne olursa olsun çok mutluydum. Ne demeye çalıştığımızı anlıyorlardı. Biz de onları üç aşağı beş yukarı çözmüştük. Sadece onların da işaretleri kullanmalarını bekliyorduk heyecanla. Ancak emin olun bu her bebek için farklı bir süreç ve işaretleri yapmaları kesinlikle zaman alıyor. Bizim farkımız birbirinden farklı iki bebeği aynı anda gözlemleme şansımızın olmasıydı. Anne aynı baba aynı ortam aynı. "Bir bebek başka bir bebek başka davranabilir"in en güzel örneği bizimkiler oldu.

Aradan sabrımı zorladığım üç buçuk ay geçti. Bıkmadan usanmadan işaretleri yaparak konuştuk evlatlarımla. İnsanların "deli mi bu kadın?" , "aaa çocukları sağır galiba? yazık..." ....gibi pek çok garip bakışlarına rağmen, (Ki böyle özel durumda olan annelerin babaların durumunu yaşayarak bir kere de daha anlamış oluyor insan.) Oğuz Bey'e her defasında "işaretini yapar mısın?" diyerek hatırlatmak zorunda kalmama rağmen inatla direnerek geçti bu üç buçuk ay. Kimi bebekler sekiz aylıkken kimi bebekler on aylıkken ilk işaretlerini yapabilirmiş. Çok da strese girmeden, aslında yedi buçuk aylık (düzeltilmiş ayları) olduklarını aklımda tutarak sabırla bekledim.

Veeeee Ecem bizi ödüllendirdi. Bir pazar günü ailecek yerde oyun alanlarında uzanırken Ecem "bez değiştirme" işareti yaptı!!! Sanki?!! O işarete mi benziyordu acaba? Oğuz bey bana ben ona birbirimize bakakaldık. Sadece bir kere yapmıştı. Emin olamadık da. Ama kalkıp bezini kontrol ettik ve Tatataaaaam ;) Hemen bez değiştirme işareti yaparak bezini değiştirdik. Allahım zil takıp oynayabilirdim misali... Sevincimizi tarif etmek zor...

Ecem bir daha bez değiştirme işaretini bir hafta sonra yaptı. Bu arada Kaan'dan ses yok! Ecem işine gelince işareti yapıyor işine gelmezse yapmıyor ama Kaan Bey hala tembel bir çocuk ;)

GÜNCEL:
Ecem on aylık (düzeltilmiş sekiz ) ve mutfakta sohbet ederken "baba" işareti yaptı. Ahhh ahhhh onca ay uğraşıp didinen ben, gözünün içine baka baka gülümseye gülümseye "baba" işareti yapılan Oğuz bey ;) Allah'ım önce bi' kızdım içimden ama sonra eşimin gözlerindeki mutluluğu ve baba-kız bakışmalarını görünce hem içimde kocaman bir mutluluk peydah oldu hem de gurur duydum evladımla. Kaan'a gelince... O hala Tembel Küçük Bir Adam ;)




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder